Tuesday, August 20, 2013

İlham

Yakın zamanda kaldırdığım yazıları karamsarlık içinde geri yüklerken, iki ay önce karaladığım bir taslağı da yanlışlıkla araya karıştırmışım. Silecektim ama sonradan hoşuma gitti, öylece bıraktım. Buyrun, iki ay bir gün önce karaladığım küçük taslağım ve arkasından küçük bir sürpriz...

İlgilisine not: Bahsi geçen "base check" günüyle ilgili "No Reverse No Brake" başlıklı yazıda biraz daha detay anlatmaya çalışmıştım. En azından onun başı-k*çı biraz daha belli!

Yarın bir ilki yaşayacağım: gerçek bir yolcu uçağına kumanda ederek iniş-kalkış yapacağım.

Simulatör eğitimini tamamlayan pilot adaylarının hat eğitimine geçmeden önce, yolcusu bulunmayan bir uçakla yaptığı bu son kontrole "base check" deniyor. Simulatörde de önceden provasını yaptığımız bu uçuş, önceden belirlenmiş bir hava meydanında "meydan turu" atmaktan ibaret. Diğer arkadaşlarımla birlikte her birimiz belli sayıda "touch and go" yapacağız, yani piste teker koyup durmadan tekrar havalanacağız. Bu uçuş sırasında sol koltukta bulunan eğitmen kaptan pilotumuz da hem bizi değerlendirecek, hem yardımcı pilot rolünü üstlenecek; hem de gerektiğinde kontrollere müdahale etmek için hazır bekleyecek (ki umuyorum buna gerek kalmayacak 8) ).

Asıl zor safhanın iş başında, yani "LIFUS" dediğimiz hatta uçarken alınan eğitimde olduğunu düşününce, normal koşullarda "base check" uçuşunun çok da korkulacak bir tarafı görünmüyor. Karmaşık olmayan meydan turu prosedürü ile görerek (visual) yapılan bu iniş kalkışlarda asıl değerlendirme, pilot adayının emniyetli (safe) şekilde uçağı kontrol edip etmediğine yönelik yapılıyor.

Sürprize gelince: madem araya plansız bir karalama karıştırdık; bu defalık havacılığın biraz dışına kaçıp, sevdiğim bir kardeşimin bir çalışmasını buraya eklemek istedim. Yazarken bir yandan kulaklarımda olan müziğini asansör yolcusu edasıyla dinlemediğime dair yeminler ederek, sevgili Melisa'nın lezzetli DJ setlerinden birini izninizle paylaşmak istiyorum. Uçakta bir ricamızı iki etmeyen güler yüzlü kabin memuru arkadaşlarımızın desteği bir yana, eksik olan tek lüksümüz müzik dinlemek, mâlum. Bu kadar sevdiğim iki şeyi, gerçek bir uçuş operasyonunun yoğunluğu içinde birleştiremesem de, en azından kendi küçük hava sahamda bunu yapabilirim diye düşündüm. Nam-ı diğer Alph-a kardeşimin izniyle, bu geceyi kulağımda sizin de seveceğinizi umduğum "Du Bonheur (*)"'le gözlerimi kapatıp, uçmakla ve patates burunlu güzel uçağımla ilgili düşler kurarak kapatacağım.

İyi geceler.




(*) Mutluluk.

No comments:

Post a Comment