Bu aralar masa başına çakıldık. Havalar bozdu, ATPL sınavları yakın; mecburen ÖSS moduna geçip makine gibi soru çözüyoruz burada... Gençlerin "Mel-boring" (Boring: Sıkıcı) diye ad taktıkları Melbourne'ümüze biraz haksızlık edildiğini düşünüyorum zaman zaman. Aslında bakış açısına göre değişir; Melbourne eğlence hayatıyla olmasa da, tabiatıyla oldukça cömert bir yer. Ders arasında bir temiz hava almak isteyip dolaşmaya çıktığınızda, çoğu zaman ancak hayvanat bahçelerinde boynu bükük halde görebileceğiniz bir çok hayvanı, burada çevrenizde gezerken buluyorsunuz. Eğitim aldığımız okulun içinde bir botanik bahçesi var; küçük bir koruluk büyüklüğünde. Yurttan kahvaltı etmeye giderken kullandığımız tahta köprü bu bahçenin ortasından geçiyor. Özellikle bu köprüden geçerken, yolumuz boyunca karşılaştığımız sincapları oturup bütün gün sıkılmadan seyredebilirim. Tabii ne yazık ki özellikle biz yabancı öğrenciler, vahşi kalması gereken bu küçük hayvanları iyi niyetle de olsa besleyip durduğumuz için, bu hayvanları gittikçe daha yakınlarımızda görmeye başlar olduk. Dolayısıyla neredeyse evcil hale gelen bu arkadaşlarımız, artık yanımıza gelmek için yemek vermemize de bakmaz oldular son zamanlarda.
Bense bugün dayanamadım, bu durumu biraz istismar ettim. Buyrunuz:
Not: Yemek vermedim. Kendileri bulsun keratalar!
***