Bugün ilginç şeyler gördüm. Yeni olmanın güzel yanı bu galiba: havada gördüğünüz çoğu şey ilginç geliyor.
PPL peşinde, bir an önce uçuş derslerimi tamamlamak derdindeyken cross-country uçmak bazan fazladan yorucu olabiliyor. Bir yandan türbülanstan stabilize yola dönmüş öğlen havasında uçağı düz tutmaya çalışıp bir yandan haritadan yer belirlemeye çalışmakla, dakika tutup dizinizdeki kağıtlara yazıp çizmekle meşgul olunuyor bu uçuşlarda. Ayrıca çevrenizdeki yasak bölgelere girmemek, hava sahalarıyla birlikte telsiz frekansı ikide bir değişen hava trafik kontrolörlerine kulak kesilmek, size çağrı geldiğinde anında yanıt verebilmek de zorundasınız. Bütün bunlara (ve yanınızda oturan hocanızın söylediklerine) dikkat edeyim derken "gözünüzü de yoldan ayırmamanız" gerekiyor.
Bu iş yükünün içinde güzel bir görüntüye şahit oldum bugün; biraz neşem yerine geldi. Melbourne (KMLB) - Daytona Beach (KDAB) arası uçuşta; kendime referans noktası belirlediğim Titusville havaalanının 3-4 mil yakınından geçerken (tepemdeki bulutlar yüzünden 2000 feet'ten gidiyordum, normalde 4500 feet'te olmalıydım), pistlerden birinden neredeyse dimdik bir cisim yükseldi. Bir an cidden füze benzeri bir şey zannettim; ama yükselen bir F-18 savaş uçağıymış! Neredeyse 50-60 derece açıyla yükseldikten sonra anîden düz uçuşa geçip, 2-3 mil yakınımdan (şansıma soldan) geçip gitti. Bizim uçaklarla kıyaslamak tabii ki komik; ama bizim uçakların 16-17 derecede stall'a girdiklerini düşününce bu kalkış daha bir şaşırtıcı oluyor. Eğlenceli bir manzaraydı.
Öte yandan, bugün küçük de bir tehlike atlattık; 2000 feet'te tam ortadan bir kuşa çarpıyorduk. Bir an için kucağımdaki haritaya bakmak için başımı öne eğdim; 4-5 saniye sonra kaldırdığımda tam ortadan bize doğru gelirken fren yapmaya çalışan beyaz bir kuşu karşımda buldum. Büyük ihtimalle martı olan kuşu 2 saniye ya gördüm ya görmedim; ama bize doğru açık kanatları ve beyaz karnı önümde gayet netti. Otoyolda önünüze fırlayan bir hayvandan kurtulmak için yapabileceğiniz bir tek küçük ve anlık bir direksiyon oynatma hareketidir ya; sanırım o anda da durum aynıydı. Tek farkı, benim durumumda aşağı-yukarı kaçma şansı olmasıydı. Ben de şansımı lövyeyi hafifçe kendime çekip yükselmekte buldum. Kurtaran alçalan (muhtemelen benim ancak kaptanlığımda görebileceğim kadar uçuş saati olan) kuş muydu, yükselen ben miydim bilemiyorum; ama "wow that was really close!" diyen hocamdan anladığım kadarıyla inceden bir tehlike atlatmışız. Hocamın sonradan söylediğine göre, bizimki gibi tek motorlu hafif bir uçakta pervanenin böyle bir darbe alması, kurtarılması mümkün olmayan bir duruma neden olabiliyor. Zîra yer dersi hocamız da, sadece küçük bir parçası kopan bir pervanenin, ortalama 250 knot'lık hızından aldığı ataletle, bağlı bulunduğu motoru uçaktan koparıp alabileceğini anlatmıştı. Böyle bir durumda uçağın ağırlık dengesi alt-üst olacağından uçmasının muhtemelen mümkün olamayacağını söylemişti. Kuşları severim, ama uçakta değil!
Herşeye rağmen, ilginç bir uçuş oldu bugün.
Anneme not: Anne biz uzay mekikleri ya da bugünkü F-18'in aksine, yere paralel uçuyoruz. Endişelenmene gerek yok 8)