Saturday, January 1, 2011

Havacılık ve Güncellenmiş "Ben" !!!

Şu benim için bir sır değil: havacılıkla ilgilenmeye, pilot adayı alımlarını internet’te gördüğüm zaman başladım. Bu süreç boyunca da en azından bu işin eğitimine başlamadan önce, işin güncel tarafını öğrenmek için düzenli olarak araştırma yapmaya başladım. Anladığım kadarıyla pilotluk biraz doktorluğa benziyor bu açıdan: günceli takip etmek gerekiyor. Bu yüzden, benim gibi havacılığı sonradan öğrenme yoluna girenler için, şu aralar denediğim birkaç yöntemden bahsetmek istedim. Basit şeyler, ama şimdilik işe yarıyor gibi…

Forumlar:
Tek bir forumu düzenli olarak takip etmenin yararları var; ama bunu yurt içi – yurt dışı diye iki kanala yaymayı daha doğru görüyorum (hattâ arada bir başka forumlara da göz atmak yararlı olabilir). Bunun nedeni, bakış açısı. Basit bir örnek: yabancı forumlarda, ülkemizdeki havayollarında yabancı pilot olarak çalışmayı düşünen adaylar var;  ülkemizdeki forumlarda da, ülkemize gelen yabancı pilotlarla ilgili tartışmalar yapılıyor. Her iki tarafta da olumlu ve olumsuz görüşler ifade ediliyor. Bunların her ikisinden de haberdar olan biri, eminim ki kendi görüşünü (ve belki gelecekteki kararlarını) daha sağlıklı şekillendirebilir, diye düşünüyorum. Bu açıdan www.pprune.org ‘a ve www.airliners.net ‘e mümkün olduğunca göz atmaya çalışıyorum (bilen bilir, airliners uçak resimleriyle de ünlü bu arada).

Sosyal ağlarda takip:

Internet’te “aviation” diye arama yapmaya kalkınca milyonlarca site çıkıyor. Tıpkı politika, sanat, spor haberlerini takip ederken olduğu gibi, havacılık haberlerini de tek bir siteden takip etmek bazan yeterli olmayabiliyor. Birçok siteyi tek tek okumaya kalkmaktansa, ben örneğin Twitter’da birden çok siteyi “takip” ile işaretledim; böylece haberlerin başlıklarından ilgimi çekenleri açıp bir çok bilgi ve makale bulabiliyorum. Ben rastgele seçtim; ama seçimi yaparken takip ettiğim sitelerin bir kısmını ABD, bir kısmını Avrupa kaynaklı yerlerden seçiyorum. Tek tek isim yazmaya gerek yok; ama meselâ bazı resmî kuruluşları, büyük uçak, motor vs. şirketleri, online havacılık haber siteleri gibi kaynaklardan bir karma yapmak bana uygun geliyor.

Bloglar, Blog’cular:

Blog yapan çoğu kişi, blog yazarlığının sosyal bir tarafı olduğunu da düşünüyor. Aynı twitter’da yaptığım gibi, bulabildiğim bir çok havacılık blog’unu (ben blogger kullanıyorum, ama tüm blog sitelerinin kendine göre takip sistemleri var) kendi blog’uma ekledim, yeni yazı girilince haberdar oluyorum. Blog takip etmenin site takip emekten farkı, blog’ların daha kişisel olması ve bireylerin bakış açıları hakkında daha iyi fikir vermesi. Ayrıca, onların da sizi takip etme ihtimali var J Not: Kendi blog’uma, yukarıda gördüğünüz gibi hem İngilizce, hem de Türkçe yazılar yazıyorum ki uluslar arası camiâdan da paylaşımda bulunabileceğim insanlar olsun. Takip ettiğim blog’ları sağ taraftaki sütundan yakında görebileceksiniz. Aralarında havayolu101, chopperchick, askthepilot gibi oldukça ilginç şeyler var, tavsiye ederim.

Haber Postaları (Newsletter’lar):

Aynı mantık: özet haber gönderen siteler. Ben sadece avweb’i ekledim, belki bir tane de Avrupa’dan haber gönderen site ekleyeceğim; fazlasını posta kutumu doldurmaması açısından şimdilik gerekli görmedim. Avweb genellikle ABD’den haberler veriyor ve gönderdiği postaların içinde "spam" tarzı gereksiz reklâmlar vs. bulunmuyor (seçerken buna da dikkat ettim). Postalarında haber özetleri oluyor; tıkladığınızda gazete formundaki siteleri açılıyor, başka şeyler değil! Haberlerin arasında haftadabir podcast (sesli radyo kayıtları)’ler bulunuyor; bunları da arada bir İngilizcemi geliştirmek için dinliyorum.

Şimdilik bunlar fazla bile geliyor; kaldı ki bunlara ek olarak bazı siteleri de haftada bir-iki kere takip etmeye çalışıyorum. Listesini yan tarafta görebilirsiniz.


Selamlar.

Eğitim Yeri Beklerken...

Bekleyişin yerini yavaş yavaş “tatlı telâş” dedikleri durum alıyor gibi. Klişe bir söz, ama durumu doğru tanımlıyor.


Neden?

Evet, neden? Çünkü başvurduğum, 2010 Mart ayından beri adım adım seçimlerine devam ettiğim havayolu şirketinden, üç gün önce “istihdam yazınız onaylanmıştır, … evrakı getiriniz” adlı bir e-posta aldım. Kısacası, kabul edildim!

Eğitimlerin ne zaman başlayacağı ve kimin nerede eğitim alacağı henüz resmî olarak açıklanmadı, ama dört olasılık olduğu şirket tarafından Mart ayında belirtilmişti: Florida, İstanbul, Ankara ve Eskişehir. Şirketin elemelerinin her bir aşamasında, farklı tarihlerde ve genelde 30-40’ar kişilik gruplar halinde testlere giren adaylar, doğal olarak her bir aşamanın sonucunu beklerken aralarında çeşitli değerlendirmeler yapıyorlar. Büyük oranda kişisel tahminlere dayanan bu değerlendirmeler, bizim gibi son aşamadakiler için “şimdi ne olacak, nereye gideceğiz?” sorusuna pek de somut bir yanıt veremiyor doğal olarak; zîra 9-10 aylık bekleyişin ardından ben bile (bu konuda en sabırlı adaylardan olduğumu düşünüyorum) meraklanmaya başladım. Fakat kim ne derse desin, bence artık aralarında rekabet durumunun da kalmadığı bu kadar başarılı aday arasında bile eğitim yeri konusunda net bir bilgi dolaşamıyorsa bundan, şirketin bu konudaki gizlilik prensibinin ciddî uygulandığı sonucu çıkar. Bu da, çalışacağım şirketle ilgili beni açıkçası memnun eder. Yine de, eğitimlere "oldukça" az kaldığına dair bir dedikodu da yok değil :)

Bekleyerek Arkadaş mı Kazanılır?

Öyleymiş sahiden; bekleyiş arkadaşlar da kazandırıyormuş insana, bunu da öğrenmiş oldum. Daha önce de “aynı yolun yolcusu” olduğumuzdan bahsettiğim diğer adaylarla olan yazışmalar; özellikle vizeler ve evrak işlemleri, sınav aşamalarına hazırlık ya da uçuş eğitimlerinin nasıl geçtiği gibi konularda önemli bilgi paylaşımları sağlıyor. Hattâ daha da güzel bir şey yaygınlaştı ki, o da insanların biribirini motive etmesi. Birçok aday biribirini rakip olarak görmek yerine tanışıp arkadaş olmayı, örneğin Almanya’da yapılan DLR  testine birlikte çalışmayı ya da evrak işlemlerinde biribirine yardımcı olmayı tercih ediyor. Mantıklı olanı da bu tabii: 2000 – 3000 kişinin içinde kendisinden bilgi saklanarak elenmesine “yardımcı olunan” tek bir adayın diğerine katkısı mı daha büyük, yoksa aynı adayın desteğini alarak çalışmanın katkısı mı?

Aynı mesleğe kabul edilmek için bu kadar insanın bir şekilde paylaşım içinde hareket edebilmesi biraz da herkesin belli bir yerden haberleşebilmesine de bağlı tabii. Oturup “internet forumlarının yararları” hakkında konferans vermeye kalkmayacağım; ama binlerce havacılık adayının (kabin memuru adayları da dahil) bilgi paylaşımına, aktif olarak çalışmakta ve hatta emekli olup tecrübelerini aktarmak isteyen kişilerin de katıldığı platformlar bulunması güzel şey. Kendi açımdan daha da güzel olanı, bu insanlarla yavaş yavaş buluşup tanışmaya da başlamış olmam. “DLR XX grubu tanışma toplantısı” ya da “xxx pilot adayları buluşması” bahanesiyle her biri eğitimli, ortak özellikler taşıyan ve dahası muhtemelen uzun yıllar aynı mesleğin birlikte icrâ edileceği kişilerle bir araya gelmek de, bu 10 aylık bekleyişin güzel tarafı olsa gerek. Henüz bu arkadaşlıklarıma yurt dışından havacıları katamadım gerçi, ama birincil önceliğim genelde Türkiye’de aynı şartlarda bu işe girdiğim kişilerde kalacak gibi görünüyor. O açıdan www.ucuyorum.com forumundaki paylaşımcı insanların bende şimdiden ayrı bir yeri var. Umarım benim de onlara katkım oluyordur.

Herkese arzu ettiği gibi bir yıl dilerim. İyi seneler.