Saturday, January 1, 2011

Eğitim Yeri Beklerken...

Bekleyişin yerini yavaş yavaş “tatlı telâş” dedikleri durum alıyor gibi. Klişe bir söz, ama durumu doğru tanımlıyor.


Neden?

Evet, neden? Çünkü başvurduğum, 2010 Mart ayından beri adım adım seçimlerine devam ettiğim havayolu şirketinden, üç gün önce “istihdam yazınız onaylanmıştır, … evrakı getiriniz” adlı bir e-posta aldım. Kısacası, kabul edildim!

Eğitimlerin ne zaman başlayacağı ve kimin nerede eğitim alacağı henüz resmî olarak açıklanmadı, ama dört olasılık olduğu şirket tarafından Mart ayında belirtilmişti: Florida, İstanbul, Ankara ve Eskişehir. Şirketin elemelerinin her bir aşamasında, farklı tarihlerde ve genelde 30-40’ar kişilik gruplar halinde testlere giren adaylar, doğal olarak her bir aşamanın sonucunu beklerken aralarında çeşitli değerlendirmeler yapıyorlar. Büyük oranda kişisel tahminlere dayanan bu değerlendirmeler, bizim gibi son aşamadakiler için “şimdi ne olacak, nereye gideceğiz?” sorusuna pek de somut bir yanıt veremiyor doğal olarak; zîra 9-10 aylık bekleyişin ardından ben bile (bu konuda en sabırlı adaylardan olduğumu düşünüyorum) meraklanmaya başladım. Fakat kim ne derse desin, bence artık aralarında rekabet durumunun da kalmadığı bu kadar başarılı aday arasında bile eğitim yeri konusunda net bir bilgi dolaşamıyorsa bundan, şirketin bu konudaki gizlilik prensibinin ciddî uygulandığı sonucu çıkar. Bu da, çalışacağım şirketle ilgili beni açıkçası memnun eder. Yine de, eğitimlere "oldukça" az kaldığına dair bir dedikodu da yok değil :)

Bekleyerek Arkadaş mı Kazanılır?

Öyleymiş sahiden; bekleyiş arkadaşlar da kazandırıyormuş insana, bunu da öğrenmiş oldum. Daha önce de “aynı yolun yolcusu” olduğumuzdan bahsettiğim diğer adaylarla olan yazışmalar; özellikle vizeler ve evrak işlemleri, sınav aşamalarına hazırlık ya da uçuş eğitimlerinin nasıl geçtiği gibi konularda önemli bilgi paylaşımları sağlıyor. Hattâ daha da güzel bir şey yaygınlaştı ki, o da insanların biribirini motive etmesi. Birçok aday biribirini rakip olarak görmek yerine tanışıp arkadaş olmayı, örneğin Almanya’da yapılan DLR  testine birlikte çalışmayı ya da evrak işlemlerinde biribirine yardımcı olmayı tercih ediyor. Mantıklı olanı da bu tabii: 2000 – 3000 kişinin içinde kendisinden bilgi saklanarak elenmesine “yardımcı olunan” tek bir adayın diğerine katkısı mı daha büyük, yoksa aynı adayın desteğini alarak çalışmanın katkısı mı?

Aynı mesleğe kabul edilmek için bu kadar insanın bir şekilde paylaşım içinde hareket edebilmesi biraz da herkesin belli bir yerden haberleşebilmesine de bağlı tabii. Oturup “internet forumlarının yararları” hakkında konferans vermeye kalkmayacağım; ama binlerce havacılık adayının (kabin memuru adayları da dahil) bilgi paylaşımına, aktif olarak çalışmakta ve hatta emekli olup tecrübelerini aktarmak isteyen kişilerin de katıldığı platformlar bulunması güzel şey. Kendi açımdan daha da güzel olanı, bu insanlarla yavaş yavaş buluşup tanışmaya da başlamış olmam. “DLR XX grubu tanışma toplantısı” ya da “xxx pilot adayları buluşması” bahanesiyle her biri eğitimli, ortak özellikler taşıyan ve dahası muhtemelen uzun yıllar aynı mesleğin birlikte icrâ edileceği kişilerle bir araya gelmek de, bu 10 aylık bekleyişin güzel tarafı olsa gerek. Henüz bu arkadaşlıklarıma yurt dışından havacıları katamadım gerçi, ama birincil önceliğim genelde Türkiye’de aynı şartlarda bu işe girdiğim kişilerde kalacak gibi görünüyor. O açıdan www.ucuyorum.com forumundaki paylaşımcı insanların bende şimdiden ayrı bir yeri var. Umarım benim de onlara katkım oluyordur.

Herkese arzu ettiği gibi bir yıl dilerim. İyi seneler.



No comments:

Post a Comment