GAARRRÇ! Tam filmlerdeki gibi oldu: yaşlı kadın sürücü frene öyle bir asıldı ki; arkada oturanlar önlerindekilerin terli enselerini, öndekiler de kendi önlerindeki plastikten bozma döşemeleri tadıverdi. Kadın hışımla dönerek "sen beni mi sorguya çekiyorsun?!" deyiverdi. Biraz atıştıktan sonra aracı, zaten ilk başında dosdoğru gitmiş olması gereken okula çekti; ama öncesinde telsizle okul güvenliğine haber vermeyi unutmadı. Zîra çoğu kendisi gibi polis emeklisi beyazlardan oluşuyordu, ama bu konumuzun dışında. Karşılıklı şikayetler yazıldıysa da, sonuçta kimse kimseye dişini geçiremedi; olay unutuldu gitti.
Tabii ki; işlek olmayan bir yolun ortasında minibüs frenlemeyle, pist ortasında koca yolcu uçağını ânîden durdurmak farklı şeyler. Tüm diğer teknik kısımlar bir yana; pistin ortasında frenlere asılıp arka tarafı biribirine katmanın pilotlara, doldurulacak bir dizi rapor ve çeşitli makamlara açıklama yaparak geçecek saatler gibi fazladan yükümlülükleri olacağı âşikâr. Şirketve özellikle sigorta şirketi, yapılan tüm eylemleri büyüteç altına alacak, tüm kayıtları inceleyecek. Sonuçta, belki de pilotların uyguladıkları karar haklı bulunmayacak ve kendilerine ceza verilecek, hattâ pilotlar başka şirket aramak zorunda bırakılacaklar. Tüm bunlar, o kısacık anda verilen kararın kişisel tarafsızlığı ve emniyet önceliğinden sonra da geçseler, ikincil faktör olarak kendilerini hissettirebilirler.
Bilinçli Bilinçaltı?
Lisa'ya dönersek; anîden verdiği yola devam etmeme kararı her ne kadar fevrî olmaktan başka bir özellik taşımaz görünmese de, kendi içinde bir sürüş emniyeti öğesi de barındırıyordu bana göre. Uçuştan yorgun dönmüş olan yolcu (bilin bakalım kim?!) kendisine, haber vermeden güzergah değiştirip yolu uzattığı için uzunca söylenince Lisa, haklı ya da haksız, sinirlenmeye başlamıştı. Bu şekilde yola devam ederek risk almaya karşı bilinçaltında bulunan bir sigorta, artan stres düzeyine "atarak" yanıt vermiş ve sürücüyü bozuk psikolojiyle, tehlikeli şekilde yola devam etmekten vazgeçirmiş olabilir. Tamam; araba durduktan sonra tansiyon, bağırışmadan dolayı yükselmişti; ama en azından Lisa bunu içinde tutarak kaza yapma tehlikesini ortadan kalkmış oldu diye düşünüyorum.
Kalkıştan Vazgeçmek
Yukarıda ifade etmeye çalıştığım gibi; planlanmamış, profesyonellikten ve nezaketten uzak bu tür bir davranışla, bir yolcu uçağının kalkış koşusu (take-off roll) sırasında hızla, fakat bilinçle alınan "kalkıştan vazgeçme" kararı, tabii ki geceyle gündüz gibiler. Sıradan otomobillerin yetişemeyeceği süratlerle hızlanan onlarca tonluk kütleyi pistten çıkmadan durdurabilmek belli bir süratten sonra mümkün olamıyor; öte yandan kalkış sırasında uçak, takatini ve hızını almış durumdayken gaz kollarını kapatmak, takdir edersiniz ki geri dönüşü olan bir karar değil. Zira gaz kolları, eğer geriye itiş (reverser) moduna da alınmışsa uçak, otomatik olarak maksimum güçle devreye giren frenlerle birlikte fren yapmaya başlar. Sadece yolcu ve kabin ekibinin yaralanması riski değil; ayrıca yüksek güçle frenlemeden kaynaklanan aşırı ısı muhtemelen uçağın bazı lastiklerini patlatacak ve iniş takımlarına hasar verecektir. Fakat bunun, arızalı şekilde kalkarak herkesin hayatını tehlikeye atmaktan kaçınma amacıyla yapılması, tüm eğitimlerin yalancısıyım, yapılması gereken bir fedakârlık değildir de nedir?
Bu arada, bu "belli bir sürat"'in ne olduğunu dilim döndüğünce paylaşmaya çalışmıştım ya; işte o süratten sonraysa hâlâ durmaya çalışmak, yeterli olmayacak olan pist mesafesi nedeniyle ne yazık ki ölüme Whatsapp'tan konum göndermek anlamına geliyor. Bu yüzden bu durumda yapılması gereken tek bir şey kalıyor; o da soğuk kanlı bir şekilde önce kalkışı tamamlayıp, ardından güvenli şekilde piste yeniden inmek. Sorun yanan bir motor bile olsa, yolcu uçakları belli sürelerle bir çok arızaya dayanabilecek şekilde tasarlandıklarından, kalkışı emniyetle tamamlayıp tekrar gelip iniş yapmak çoğu zaman mümkün. Tabii bunu yapma cesaretini göstermek, doğrudan pilotların elinde. Bu yüzden ne zaman uçmaktan, ne zaman durmaktan vazgeçeceğini bilmek, pilotlar açısından çok çok önem taşıyor.
Devam Etmekten Vazgeçmek
Vazgeçmeye zorlanmak sadece pistin üzerinde olmuyor ne yazık ki. Düz uçuşta başa gelebilecek herhangi bir belâ da pekâlâ pilotları yola devam etmekten vazgeçme kararıyla başbaşa bırakabiliyor. Örneğin, İstanbul'dan daha yeni kalkmışken, kokpite gelerek yolculardan birinin hastalandığını söyleyen kabin amiri, az sonra başlayacak karar verme yarışına tüm ekibin katkıda bulunacağını müjdelemiş oluyor: zîra kendisi birazdan kabine dönüp doktor anonsu yapacak ve ardından tekrar kokpite gelerek doktorun, hastanın acilen hastaneye götürülmesi gerektiğini söyleyecektir. Bu durumda yola devam etmek hastanın yaşamını riske atacağından; derhal inmesi gereken uçak için acil iniş kararı verilir, tüm hazırlıklar hızlıca yapılır ve karar uygulanır.
İnmekten Vazgeçmek
Ya iniş? Yarın öbür gün eğitim kitaplarında "pas geçmek için bahane arayınız" desler şaşırmam. Zîra kurallar ve şartlar "Pas geç! İnmeye çalışma!" diye yırtınırken "eskiden ILS mi varmış?!" diyen zihniyet, belgesellere bol bol malzeme sağlamış zamanında. Keşke kendi belgesellerini kendileri de seyredebilselerdi...
Her neyse; her vazgeçmek ciddiyetle verilmesi gereken bir karar havacılıkta. Daha uçuş öncesi brifingde bile, şartların uçmaya elverişli olmadığını tesbit eden herhangi birinin, kuralları doğru uygulayarak ve diğer sorumlu kişilere bilgi vererek bu uçuştan daha uçağa bile çıkmadan vazgeçilmesini sağlaması gerekiyor. Zîra eğitim uçuşlarında hocaların pilot adaylarına sıkça sordukları soru "uçabilir miyiz? Neden?" olmakta. İş ki, bu soruya "evet" deyip uçmak ya da "hayır" deyip uçmaktan vazgeçmek gibi iki siyahla- beyaz kararı, örneğin hava durumu gibi oldukça gri olan şartları yorumlayarak verebilmek. Rus ruleti, havacılıkta pek tercih edilmez nitekim.
Sevmekten Vazgeçmek?
Havacılık aşk olmadan, sevilmeden yapılmaz derler; bilen bilir. Ne havacılıktan ne de onu sevmekten vazgeçtim ya, bu da benim kendi çapımda gurur kaynağım işte. İnat mı? Asla! Çünkü ikisi için de çok doğru sebeplerim var. Her ikisi için de aylarca süründüm, bekledim, azmettim. Yolunmuş kanatlarımda yeniden uzun, parlak tüyler çıktığını görüyorum bugünlerde; demek ki artık çalı çırpı toplamaya başlayabilirim.
Herkese bilinçli kararlar dilerim...
Not: Bugün bir arkadaşım ilk kez uçuş yaptı. Vazgeçmedi ve bir yola girdi; bizim yolumuza. Kendisine başarılar dilerim...
***
No comments:
Post a Comment