Sunday, September 7, 2014

Siradan Birkac Is Gunu

Saat gecenın ucu. TC-JPY'nin Karanlık kokpitinin içinde uyumaya çalışıyorum, fakat karıncalanan bacaklarım yüzünden başaramıyorum. Kaptan arkada dinleniyor, kabin ekibi ise künefe yemek için terminaldeki bir kafeye gitti. Buradaki hareket memuru, künefeciyi bizimkilere özellikle tavsiye etmiş. Sağımda, yaklaşık bir buçuk saat önce teker koyduğumuz Hatay Havalimanı'nın, çatısı deniz dalgalarını andırır şekilde tasarlanmış olan terminal binası; sol-önümde ise park yerine yeni yanaşan, Flynas isimli havayolu firmasına ait VP-CFX kuyruk numaralı A320 duruyor. Egzost çıkışlarından anladığım kadarıyla, CFX de bizimki gibi CFM marka motorlara sahip. Bu marka motor taşıyan Airbus bizim şirkette epey nadir: genellikle bizim Airbus'lar IAE markalı motorlarla uçarlar...

Programa göre inişten yaklaşık üç buçuk saat sonra olan kalkış zamanımız, bir yarım saat daha sonra olmadığı için bizi otele dinlenmeye gitmek yerine uçağımızın içinde dinlenmeye çalışmak zorunda bıraktı. Zira "açık mesai" diye tabir edilen bu kısa otel konaklamaları en az dört saatlik beklemeli gorevler icin yazilabiliyor. Bu dort saat fazla bir zaman gibi görünmese de, iki saatlik bir yatak uykusu, üzerine bir duş insana iyi geliyor.

Aslında küçük bir itiraf, dün yukarıdaki iki paragrafı bitiremeden gözlerim kapanmaya başlamıştı, bu yüzden ancak bugün, yani yazıya başlamamdan oniki saat sonra devam edebiliyorum. Zaten daldan dala atlayışlarımdan çakılıyordur...

Biraz daha zıplayayım haydi, geçen ay bütün programım yurtiçi uçuşlardan oluşmuştu. Sağ olsunlar bir yatıyı bile çok gördüler şu garip işçilerine. Neyse, bu ay en azından bir yatım, birkaç da yurtdışı uçuşum var. Habire doğu meydanlarında dağların arasında oniki millik yarış pistleri çizip, radyoda türkçe-ingilizce arasında gidip gelmekten şişmiştim. Gerçi bu "dış git-gel"'lerden bir tanesinde yol kontrol uçuşum olacak, yani bir hoca kaptan tarafımdan uçuşum değerlendirilecek. Geçersem P4 olacağım, yani kademe atlayacağım.

Şu anda ise Bodrum'dayım; tabii yine sırtta üniforma, aprondaki araçların ve iş makinelerinin çekildiği bir garajda bir çay meclisinde. Meclisimiz uçuş ekibi ve havaalanında çalışan teknisyen ağabeylerden oluşuyor. Ne yalan söyleyeyim, bugün pek havamda değilim. Arada, dikkat çekmemek için sohbete bir-iki kelimeyle katılarak, ipad'ime gömülmüş, ekibimle birlikte kalkış saatimi bekliyorum. Ekibimse tarım ve tarım ürünleri üzerine hararetli bir tartışma içinde. Herkes buyuk bir istahla koyunun, memleketinin mahsullerini anlatmakta. Balkon cocugu olmaksa bendenizi bu sohbette ancak konusmalara kulak kabartmakla sinirli birakti.

"Akip giden gunlerden kalan tortular" programini dinlediniz. Simdi radyo tiyatrosu...

***

1 comment: