Tuesday, November 22, 2016

2 Süper Yazı Birden

Yahu kime sorsam hayali ya 777, ya A380 pilotu falan olmak...

Bir arkadaşımla yat, kat, araba falan hayallerimiz üzerine konuşurken, arkadaşımın "valla benim en küçük hayalim milyar dolardan başlıyor. Zaten çok çalışarak da olsa bir şekilde "mümkün" olan şeyleri neden hayal edip ufkumu daraltayım?" dediğini hatırlıyorum.

;)

Facebook sayfası için haber karıştırırken, Boom'un yakında uçurmaya hazırlandığı süpersonik yolcu uçağı projelerini gördüm. Belki bunu bile hayal etmek, nasıl pilotlar arayacaklarını şimdilik bilmesem de, yeterince geniş bir ufka açılmıyordur; ama mütevazi beynimin uzun zamandır paslanmakta olan hayal merkez(ler)i için şimdilik fena bir çalışma olmadı, orası kesin.

Sahi, nasıl pilotlar gerekecek bu uçaklar için acaba? Malum, teknoloji geliştikçe kokpitler tenhâlaşıyor; uçuş mühendislerini artık kimsenin hatırlamadığını düşünürsek, insan kokpitte ne zaman yalnız kalacağımızı düşünmeden edemiyor.

Hem, diyelim yolcu uçakları artık tek pilotla uçacak. Bu durumda zaman zaman sözel pin-pon maçına dönen kokpit içi görev paylaşımları, eğitim programlarından çıkarılacak. Tek başına uçan pilotların daha çok yorulmaları söz konusu olacağı için muhtemelen yasal uçuş ve görev süresi sınırları daha dar olacak. Uçaklarla birlikte aviyonikleri de, ki bu durumda bilgisayar sistemleri demek daha doğru olacak, daha gelişmiş olacağı için belki yaş sınırı çok aşağılara inmez. Hoş, bu sırada ben kesin kırkımı geçmiş olurum; eh, bu da hayalimi ulaşılamaz hale getirip, beni de imkansızı isteyen ufku çok geniş bir pilot yapabilir. Aman ne güzel!

***

Bu Avrupa'lılar bir türlü rahat durmuyor, desem yeridir!

Tam benim CPL (ticarî pilot) lisansı alacağım sırada (*); o zamana kadar uluslararası JAA lisansı veren Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'müz, daha kurulur kurulmaz bismillah demeden Avrupa'da lisans verme yetkisini JAA'den kendi bünyesine alan Avrupa Havacılık Güvenliği Ajansı EASA sayesinde, uluslararası pilot lisansı verme yetkisini kaybetmiş oldu. Bizim lisanslar "millî lisans" oldu mu sana?? Türk lisansını EASA lisansına çevirmek için elin yabancısına 1700 EUR bayılmak maalesef sözkonusu. Bakarız bir ara...

Bir de MPL lisansı var: onun da açılımı "çoklu uçuş ekibi lisansı" gibi bir anlama geliyor. Klasik; PPL, IR, CPL ME ve sonra Tip Eğitimi sırasını takip eden eğitim sistemine alternatif olarak, tamamı tek solukta yani "entegre" olarak sürdürülen, öğrenciyi doğrudan havayoluna hazırladığını iddia eden alternatif bir eğitim sistemi ve oradan alınan lisans türü MPL. 2006 Kasım'ında uygulamaya konulan sistem kimileri tarafından savunulurken, belli konulardaki zayıflıkları işaret edilerek eleştiriliyor. Eleştirilerin temeli, sistemin ilgili havayoluna ve belli uçak tipine (çünkü tip eğitimini de içeriyor) göre dizayn edilmesi ve bu yüzden havayolu ve pilotu biribirine bir anlamda bağımlı bırakması. Genel-geçer bir pilot lisansı olan CPL'in esnekliğine sahip olmaması, MPL lisansını tercih eden havayollarının azınlıkta kalmasına neden olmuş. Öte yandan, kısa eğitim süresi ve simulatöre ve havayolu kokpitlerindeki pilotlar arası ekip çalışmasına odaklı eğitim vermesi gibi bazı avantajlar taşımıyor değil.

Kaptan O'Shea

Bu yazıya büyük ölçüde ana fikir oluşturan bir makalede, Avrupa'nın önde gelen düşük maliyetli havayolu Ryanair'ın açıkladığı olumsuz bir durumdan bahsediliyor. Ryanair'ın eğitim direktörü Kaptan Andy O'Shea tarafından ifade edilen durum, yani kendilerine yapılan 2. kaptan (f/o) başvurularında adayların yarısının değerlendirme aşamalarında başarısız olması, firmanın CPL/IR eğitim sistemine eleştiri oklarını yollamasına neden olmuş. Tüm avantajlarının yanısıra, daha çok genel havacılığa yönelik eğitim içermesi nedeniyle sistem, Ryanair'ın temel pilot eğitim sistemini bir dönem MPL'e çevirmeyi düşünmesine bile neden olmuş. Her ne kadar firma, yukarıda bahsetmeye çalıştığım dezavantajları nedeniyle MPL'den vazgeçse de, Kaptan O'Shea'ya göre CPL/IR'ın modüler esnekliği ile MPL'in havayoluna yönelik yetiştirme avantajlarını bir araya getiren yeni bir eğitim sistemi dizayn edilmeli.

Kaptan O'Shea lafta kalmamış. EASA tarafından 2015 yılında biraraya getirilen "Pilot Eğitimi Danışma Kurulu (Pilot Training Advisory Group)"'un başına geçerek, yeni bir eğitim planı oluşturulmasına ön ayak olmuş.

Kurulun tasarladığı APCC, yani Havayolu Pilot Sertifika Programı (**), ilk bakışta MPL'e benzeyen, ama dikkatli bakınca aslında yeni bir eğitim programı olarak görünüyor. Bahsetmeye çalıştığım gibi APCC, anlayış olarak CPL/IR'ın modülerliği, MPL'in ise "tarla ilaçlamayacaksan ya da hava taksi çekmeyeceksen otur adam gibi havayolu kafasıyla uç" yaklaşımını biraraya getiriyor. Şimdilik, CPL/IR lisansının üzerine, ayrı bir modül olarak tasarlanan eğitim; bol bol iki pilotlu kokpit mantığı, uçulacak tipe göre uçak sistemleri, başvurulacak havayoluna uygun bir CRM (uçuşun insan kaynağı yönetimi diyebiliriz) ve nihayet havayolu uçuşuna uygun bir teori eğitimine ağırlık verecek şekilde planlanmış.

Şahsen şimdilik "beta" versiyonu gözüyle baktığım APCC, dünyanın diğer havacılık otoritelerince de onaylanır mı, yoksa kapsamı sadece Avrupa'ya mı sıkışıp kalır; ilerleyen yıllarda göreceğiz. Sistemin teorik bakımdan yakın akrabası gibi duran MPL hal-i hazırda Fransız ve İspanyol sivil havacılık otoriteleri tarafından kabul görmemişken; Amerikan sivil havacılığının başı FAA'den de henüz bir yorum gelmemişken, CPL dışındaki bu alternatif eğitim sistemlerinin tam olarak hayata geçmesi, kanımca şu an için pek de gerçekleşmiş gibi durmuyor.

 

(*) FAA'den dönüştürerekten (kafiyeli oldu 8P)

(**) APCC- Airline Pilot Certificate Course: Çevirmenler mazur görsün lütfen... 8/

 

***

 

13 comments:

  1. Vay be hocam ne yazmışsın şu blogu tek nefeste okudum. Yaklaşık 4,5 saattir bu bloga bakıyorum. İlk yazıdan beri sardı. Ne güzel bir şey, böyle bir işi en başından itibaren blogda anlatmak, insanlarla paylaşmak. İlk uçuşunla ilgili (Samsun'a olan) yazını okurken ben heyecanlandım. Sanki uçuşa gidiyormuşum gibi. Süper bir dille anlatmışsın hocam.

    Aynı sınav sürecine ben de katıldım. Tüm aşamaları geçtim. Kurul mülakatını ikinci denemede geçtim. Sağlık raporuna da epey para harcadım. Sonunda sözleşmeye gelince vazgeçtim. Birçoğuna burada saçma gelecek belki, fakat sözleşmede bana yükledikleri tutar çok fazlaydı. Bunun azaltılmasını istedim, herkese aynı tutar yazılmıyordu. Azaltmadılar. Ağır şartlar söz konusuydu. Ben de vazgeçtim hocam. Bu şartların ne olduğunu buraya yazmayacağım, zira herkesin önüne aynı şartlar sunulmuyor. Zaten hükümet yanlısı biri olmadığımı ilk kurul mülakatında anladılar da elediler. Adam "hangi gazeteleri okuyorsun" diye sordu. Salaklık işte, gerçekten okuduğum gazeteleri söyledim. Üzerine 1-2 teknik soruda da çuvallayınca zaten umudum kesildi. Nitekim olumsuz mail de geldi. İkincide belli etmemeye çalıştım ama boşuna uğraşmışım be hocam. Aynı düşüncede olmayan insanlara eziyet çektirilen, karşıt görüşlere zerre değer verilmeyen bir şirkete girmeye çalışmak hayatımın en büyük hatasıymış, boşuna bu kadar vakit ve para kaybetmişim. Zaten bu ülkenin de bir yaşanılırlığı kalmadı ki gidip öyle bir sözleşmeye imza atalım. Elin Alman Belçikalı pilotları bile kaçıyor ya da Türkiye'deki başka havayollarına geçiyorlar. Bir de zaten bu şirket batıyor mu batmıyor mu onu da anlamıyoruz. Haber çıkıyor bilmem kaç uçağını parka çekti, şu kadar hostes pilot çıkardı diye. Altındaki yorumlara bakıyorum "orada öyle değil şöyle demek istiyor" falan yazıyorlar. Herhalde bu şirketin zarar edip etmediğini anlamak için ekonomi uzmanı olmak lazım.

    Bu sürece başvuracak her arkadaşa başarılar diliyorum, fakat burada bir de tavsiyem olsun, bu sürece başvurmadan önce artısıyla eksisiyle her şeyini çok iyi araştırın, ölçün tartın.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Çok teşekkürler, zaman ayırıp okuduğunuz için. Facebook sayfasına da beklerim...

      Delete
  2. Hocam bir de kusura bakma eklemeyi unutmuşum, ben böyle bir süreç yaşadım ama bu demek değildir ki herkes aynı şeyle karşı karşıya kalacak. Forumlarda nice insanlar gördüm güzel sözleşmelere imza atan, karşıt görüşlü olmasına rağmen kurul mülakatında hiçbir sıkıntı yaşamayan ve durumundan gayet memnun olan.

    ReplyDelete
  3. Yanlış yere cevap yazmışım; düzelttim şimdi 8)

    Farklı sözleşme meselesini duymamıştım; hakkınızı aramakla bence sonuç ne olursa olsun iyi etmişsiniz. Prensip gereği fazla yorum yapmayacağım şirket hakkında; ama şu kadarını düşünüyorum ki, ülkede hızla değişen ekonomik şartlar, hemen bu şirkete yansıyor. Batacağını sanmam, zira en büyük hissedar devlet olduğu için buna izin verilmez. Tabii sağlıklı yönetilip adaletli şartlarla alımlar yapmaları, politikadan etkilenmeyen bir kurum haline gelmeleri hepimizin dileği.

    Yabancı pilotların gitmesine fazla aldırmıyorum şahsen; zîra (kendim de birkaç kez yabancı firmalarla görüşmeye gittiğimden biliyorum) yabancı ülkede, hele de kendi kültürüne uzak bir yerde çalışmak, bu işlere alışkın profesyonel pilotlar için bile kolay değil. Dolayısıyla, çoğu yabancı pilot birkaç yıl çalışıp, şartları daha iyi olan havayollarına geçmeyi tercih ediyor, diye düşünüyorum. Özellikle Avrupa'lı pilotlar, Avrupa'lı havayollarının kötü durumundan dolayı ortadoğu ve uzakdoğu'ya gidiyor. Bugün bizden ayrılır, yarın tekrar bize hücum eder, tamamen profesyonellik. Yeter ki şirketlerimiz biraz da olsa stabil olabilmeyi başarsınlar.

    Fakat, dediğiniz gibi; artık ilk girişte, özellikle yetiştirmek üzere alım programlarında sözleşme şartları ağırlaştı. Körü körüne dalmak yerine inceleyip, gerekirse bir-iki yıl sabrederek başvurmak da mantıklı, diye düşünüyorum.

    ReplyDelete
  4. Cevap geç oldu, kusura bakma hocam, yorum için teşekkürler.

    Thy batmaz, ama ettiği zararlardan dolayı akademiyi bir süreliğine kapatmış herhalde, bu dönem yeni ilan açmamış bile mesela. Bu bile zararın ne kadar etkilediğinin göstergesi olsa gerek.

    Hocam yabancı pilotların çoğunun terk etmesi ülkedeki terör olaylarından sonra başladı. 2015 yazından beri THY'yi terkeden yabancı pilot sayısı inanılmaz düzeyde. 2015 yılına kadar şirkette bir sürü yabancı pilot varken bu süreden sonra bu pilotların ayrılması terör olaylarıyla alakalı. Benim demek istediğim şu: insanlar bu ülkeden kaçarken kendini bu ülkeye bu kadar bağlamak ne kadar mantıklı? Ben buna takılmıştım sözleşme aşamasına gelince.

    Farklı sözleşmeden kastım şu: Eğitim yerine farklı miktar ödemekte öğrenciler. Yurt dışındaki okullara gönderilecek öğrencilerle, Aydın'daki okula gönderilecek öğrencilerin ödeyeceği ücret farklı oluyor. Birkaç arkadaşımın sözleşme imzalama aşamasında fiyat meselesini konuşup daha düşük rakamlara imza attıklarını duydum. Bana "İstanbul'da kendi şartlarınızla kalabilir misiniz?" diye soruldu. Ona da hayır dedim, bir de kefil istediler, kefil de aradım fakat bulamadım. Birkaç arkadaşa sordum karşılıklı kefil olmak için ama herkes biriyle anlaşmıştı önceden. Bunun yanında 15 sene zorunlu THY için çalışma şartı var. Farklı görüşlere bu kadar tahammül olmayan bir ülkede o kadar uzun süre yaşamak + o kadar ağır şartlara imza atmak bana mantıklı gelmedi.

    Pişman da değilim açıkçası. Ülkenin hali ortada sonuçta. Keşke daha önceden fark etseymişim de önceden başvursaymışım diyorum. 29 yaşındayım şu anda, 6-7 sene önce fark etseydim o zaman bir şans olabilirdi belki. Kader diyelim :)

    ReplyDelete
    Replies
    1. Hocam selamlar.

      Düşüncelerinizi dile getirdiğiniz için teşekkürler. Bahsettiğiniz noktalar için kendi düşüncelerimi eklemek isterim.

      *Farklı eğitim yerlerinde farklı fiyatlandırmalar anlaşılır bir durum. Zira amerikada konaklama, yeme eğitim gibi masraflar döviz kurlarının da etkisiyle aydına göre daha fazla olacaktır örneğin. Ki bu durum istanbul aydın kıyaslaması için bile, hayat pahalılığı anlamında fark edecektir.
      *15 yıllık anlaşmanın bağlayıcılığı da gayet mantıklı. 100 bin Euro gibi maliyeti olan bir eğitim hayrına olmayacağına göre şirkete de kazandırması gerekecek. Ki ben bu duruma, ülkenin en iyi havayolu firmasında garanti iş olarak bakmıştım. Malum işsiz F/O'lar da var piyasa da. Öte yandan bu eğitimi kendi imkanlarıyla karşılayamayacak yüzlerce öğrenci karşılıklı olarak bu fırsattan faydalanıyor. Dünyada bu şekilde çalışan ne ilk ne de tek firma thy.
      *Thy akademiyi kapatmış olsa bunun duyurusu en azından basın bülteninde, şirketin web sayfalarında yapılırdı. Yeni duyuru yapılmadı doğru. Ama bu yapılmayacak anlamına gelmiyor. Şirketin zarar ettiği de doğru ama gerçekten taşı çatlatacak zor zamanlardan geçiliyor. Piyasa felaket. Özellikle benim çalıştığım sektörde iş alımları durmuş durumda. Terör olayları ilk turizmi etkilerken bu durum havayolu şirketini nasıl etkilemez?

      Gerçekten onlarca insan çabalayıp başaramazken, elinizin tersiyle bu mesleği nasıl reddetiniz. Hayran olunmayacak gibi degil doğrusu. Saygılar.

      Son olarak ülkede var olan gerginlikte yaşanamayacagindan bahsetmişsiniz. Fırsatınız varsa avustralya'yı öneririm. Kültür ve ekonomi açısından zirvedeler. Kedi boyutlarında örümcekler var fakat zehirli değildir ve sizi öldürme ihtimalleri burada trafikte kavgada ölme ihtimalinizden düşüktür. Zira kanada da öyle ama bahçenize doluşacak, çöpünüzü karıştıracak yaban geyiklerinden mesul değilim. Zira üstüne akçaağaç şurubu şerbeti döktüğünüz krepin bile zerre tadı kalmaz o durumda. Bu esnada biz rakı sofralarında heavy metal sohbetleri yapan mutant bi nesil olarak burada traji komik ama bize ait bi hayat yaşamaya devam edeceğiz sanırım.

      Hayatınızda başarılar dilerim hocam. Yolunuz açık olsun.
      Selamlar.

      Delete
    2. Valla komik bir iğneleme biçimiyle sallamışsınız ama tanımadığım biri olduğunuz için çok da umursayamayacağım açıkçası. Yine de yazayım birkaç şey;

      Farklı eğitim yerlerinde farklı fiyatlandırma anlaşılır bir durum. Fakat aynı ülke içerisinde zorla kendi imkanlarımla yaşayacağım bir yere eğitime gönderilmek anlaşılamaz bir durum.

      15 yıllık anlaşmanın bağlayıcılığı da gayet mantıksız. Daha bunu bile kavrayamamışsınız, gelip bana saçma sapan bir cevap vermişsiniz. Buna sesli güldüm açıkçası, kusura bakmayın.

      Eğitim ücretini zaten çalıştığınız seneler içerisinde ödüyorsunuz. Ne kadar eğitim borcumuz var? Diyelim ki bu borç 120 bin euro. Benim THY akademide eğitim alan biri olarak ona borçlandığım şey 120 bin euroluk bir borç. Bu borcun üzerine bir de 15 sene boyunca bu şirkete bağlı kalma zorunluluğu ağır bir şart. Gayet de mantıksız. Hem 120 bin euro para borçlanacağız hem de 15 sene boyunca aynı şirkette çalışmak zorundayız öyle mi? 5 sene çalışma zorunluluğu olsun, anlarım. Hadi diyelim 10 seneyi de anladık. Ama 15 sene olunca ağır oluyor, kusura bakma. Daha olayı tam anlayamamışsınız gelip de ne olduğunu çözemediğiniz şeye "mantıklı" diyorsunuz.

      THY akademiyi henüz kapatmadı, yeni ilan da açmamış. Terör olaylarının etkilediğini zaten yazmıştım.

      Pilotluk harika bir meslek, lakin insanın hayatta ulaşabileceği bir nirvana, üst insanlık durumu gibi bir şey olarak görmediğim için elimin tersiyle de düzüyle de itmemden dolayı pişman değilim. Siz pilotluğu bu kadar ulaşılamaz, sadece üst insanların sahip olabildiği bir meslek olarak görüyorsanız, hayatınız pilotluk üzerine kuruluysa siz aşamalara katılın kazanırsınız. Kimin imkanı reddedip reddetmediği sizi ilgilendirmez, zira herkesin görüşleri düşünceleri inançları farklıdır.

      Şirketin zarar ettiği de taşı çatlatacak derecede. Bildiğiniz low-cost havayoluna dönüyor yavaş yavaş. Bu kadar ilgili olduğunuz bir şirketin mali durumu hakkında bu kadar bilgisiz olmanız ne kadar gülünç değil mi?

      Ben de size aşamalarda başarılar dilerim. Kolay gelsin. Umarım pilotluğu kazanırsınız ve üst insan mertebesine ulaşırsınız.

      Selamlar

      Delete
    3. Hocam sizi kırmak için anlatmamıştım bunca şeyi. Hadi barışalım, olmaz mı? :)

      Delete
  5. selamlar

    öncelikle süreçleri geçip pilot olma yolunda adım atmış biri olarak kiwiswings'in tecrübelerinden hep faydalandım, çok teşekkür ederim. Umarım son zamanlarda yaşadıklarını da burada paylaşırsın. herşey gönlünce olsun sen yaz uç biz okuyalım :)
    Anonymous dostum senin de yolun açık olsun karar senin. Ülke-şirket sıkıntılı günlerden geçiyor tabiki böyle bir dönemde ağır sözleşme şartlarına imza atmak kolay değil bu konuda da hak veriyor ve kararına saygı duyuyorum. Ama bu yola girmeyi düşünenleri lütfen yanıltıcı yorumlarda bulunmayalım. Hükümet yanlısı değilim ve bu yüzden elediler diyosun ikinci seferde nasıl elemediler o zaman? böyle şeyleri gerçekten önemseyen bi şirket olsa bunu senin dosyana bi kenara not etmezler miydi? kaldı ki arkadaşlarıma bakıyorum gayet homojen bi dağılım var herkes hükümet yanlısı gibi durmuyor. Bir diğer konu farklı sözleşme kısmı. Ben hiç kimseye farklı sözleşme imzalattırıldığını görmedim, bu konuda ciddiysen bizi de detaylıca bilgilendir lütfen biz de hakkımızı arayalım. herkesin yolu açık olsun.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Yorum için teşekkürler

      İlk mülâkat ile ikinci mülâkat birbirinden bağımsız. Örneğin ilk mülâkatta hangi gazeteleri okuduğum soruldu, ikinci mülâkatta böyle sorular sorulmadı bile. İki mülâkat birbirinden bağımsız. Umarım anlatabilmişimdir olayı ;)

      Homojen bir dağılım var mıdır yok mudur bilemiyorum. THY ancak boynunu bükük tutanların uzun yıllarca dayanabileceği bir şirket. Bunun örneğini geçen sene daha bu olaylar hiç yokken işten çıkartılan kabin memuru kuzenimden de gördüm.

      Eğer daha bu kadar başvurmayı istediğiniz şirketin nasıl insanların elinde yönetildiğini bile bilemiyorsanız, size akşamları televizyonlarda haberleri izlemenizi, yandaş veya muhalif hangisi olursa olsun gazeteleri alıp okumanızı ve internette biraz siyaset gündemini takip etmenizi öneriyorum.

      Sözleşme şartları da kişinin eğitim göreceği yere göre değişir. Zamanı gelince görürsünüz diye düşünmekteyim. Sonuçta bunu önceden bilmenin sizde yaratacağı bir değişiklik olur mu? Olmaz. Siz de aşamalara katılırsınız, sonra eğer başarılı olursanız size uzatılan sözleşmeyi imzalayıp imzalamamak sizin elinizde. Başınıza silah dayamıyorlar merak etmeyin ;)

      İyi günler

      Delete
  6. Merhaba Doruk bey,

    ben teknik bir soru sormak istiyorum. uçaklar havada dönüş yaparken neden sadece rudder kullanarak dönmüyorlar da roll hareketine ihtiyaç duyuyorlar. düşünüp duruyorum rudder tek başına yeterli olurmuş gibi geliyor bana :) teşekkür ederim.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Merhaba. Yanıtım çok gecikti, lütfen bağışlayın. Dilim döndüğünce açıklamaya çalışayım:

      Rudder, havadayken hiçbir zaman dönüş amacıyla kullanılmıyor hocam. Uçaklar, biraz motosikletler gibi, yatarak dönerler. Fakat, bu yatış sırasında yukarıda kalan kanatta, diğerine nazaran daha fazla kaldırma kuvveti ve bu kaldırma kuvvetinden kaynaklanan daha fazla sürtünme (induced drag) oluşuyor. Bu asimetrik sürtünme, dönüş sırasında yukarıda kalan kanadı geride bırakarak uçağın dengesini bozuyor. Konvansiyonel kumandalarda pilot, bu dengesizliği, dönüşün yapıldığı tarafa doğru rudder vererek düzeltiyor. Bu şekilde yapılan normal dönüşe "koordineli dönüş" (coordinated turn) diyoruz. Modern yolcu uçaklarında bu dengeleme işi otomatik olarak yapılıyor (auto turn coordination).

      Rudder'ın bir başka görevi de, çift motorlu uçaklarda motorlardan birinin arızalanması durumunda oluşan asimetrik itişe karşı uçağın uçuş hattını muhafaza etmesini sağlamak. Örneğin, soldaki motorunuzu kaybederseniz diğer motor sizi sola çevirmeye çalışacaktır. Bunu dengelemek için sağa doğru rudder uygulamanız ve uçuş boyunca rudder'ın üzerinde kamp kurmamak için de rudder'ı bu şekilde "trimlemeniz" gerekecektir.

      Rudder'ın uçağa havada dönüş yaptırmak için dizayn edilmemiş olması nedeniyle; böyle bir şeye zorlanması, özellikle yüksek süratlerde, oluşacak yüksek yük (load factor) yüzünden hem kendisine, hem de uçağın çeşitli başka yerlerine yapısal hasar verecektir, diye düşünüyorum. Zira, örneğin A320 uçağında, sürate göre otomatik olarak rudder hareketini kısıtlayan bir sistem (rudder travel limiter) mevcut.

      Ayrıca, sadece rudder kullanılarak dönüş yapılması aerodinamik olarak verimsizliğe de neden olacaktır. Zîra kuyruğu çevirmeye çalıştığınızda uçak, bağıl hava akımının bir kısmını gövdesinin yanına doğru almaya başlayacak ve bu ciddî miktarda ek sürtünmeye neden olacaktır.

      Umarım açıklayıcı olmuştur. Bu konularda "temel uçuş yüzeyleri (primary flight controls)" konusunu araştırırsanız, daha net bilgiye ulaşabilirsiniz, diye tavsiye edeyim.

      Selamlar.

      Delete
  7. Türkçe çevirme ve açıklama gayretiniz/başarınız takdire şayan çok tebrik ediyorum. Özellikle İngilizcenin bu kadar terimleştiği ve yerleştiği bir alanda.

    Rudder'ın da bir karşılığı var mı bu arada? İstikamet dümeni, Denge dümeni gibi? :)

    ReplyDelete